Günümüzde radyasyon konusu, sağlık ve çevre açısından büyük bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Elektromanyetik alanlar, mikrodalga fırınlar, cep telefonları ve bilgisayarlar gibi teknolojik cihazlar, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş ve bu cihazlar elektromanyetik radyasyon yaymaktadır. Peki bitkiler, özellikle de kaktüsler radyasyonu emer mi?
Radyasyona Kısa Bir Bakış
Bizler de dahil olmak üzere çevremizdeki her nesne, etrafına radyasyon yaydığı gibi aynı zamanda radyasyon emer. Bu, doğal bir fenomendir. Elbette bizlerin yaydığı radyasyon, bir elektronik cihazın yayabileceğinden çok daha düşük ölçüdedir. Radyasyonu yaşadığımız dünyanın bir parçası olarak kabul edebiliriz. Kaktüsler de bu dünyanın bir parçası olduğu için bu döngüye onları da dahil edebiliriz.
Temelde, radyasyon enerjinin elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar halinde yayılması olarak tanımlanabilir. Radyasyon, iki ana kategoride incelenir: iyonlaştırıcı ve iyonlaştırmayan radyasyon. İyonlaştırıcı radyasyon, yüksek enerjili parçacıklardan veya elektromanyetik dalgaların yüksek enerjili versiyonlarından kaynaklanır. X-ışınları ve radyoaktif maddeler tarafından yayılan radyasyon, bu kategoriye girer. Bu tür radyasyon, atomları ve molekülleri iyonlaştırarak biyolojik dokulara zarar verebilir ve sağlık üzerinde ciddi etkilere neden olabilir.
İyonlaştırmayan radyasyon ise daha düşük enerjili elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar tarafından oluşturulur. Televizyon yayınları, cep telefonları, mikrodalga fırınlar ve güneş ışığı, bu kategoriye örnektir. İyonlaştırmayan radyasyonun insan sağlığına zararlı olması için yeterince enerjik olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ancak, aşırı maruz kalma durumları her zaman dikkate alınmalıdır.
Kaktüsler Radyasyon Emer Mi?
Öncelikle kaktüslerin büyük bir ölçüde radyasyonu emdiği ile alakalı bir bilimsel açıklama bulunmamaktadır. Bu yüzden bu tezin doğru olup olmadığı hakkında net bir bilgi vermek mümkün değildir. Bu bilginin nasıl ortaya çıktığına bakacak olursak: 1980’li yıllarda İsviçre’deki bir Jeobiyoloji Enstitüsü’nde uzun saatler bilgisayarlarla dolu bir ortamda çalışan uzmanlar, bulundukları ortama kaktüs yerleştirdikten sonra yaşadıkları halsizlik ve baş ağrısı şikayetlerinin azaldığını iddaa etmişler. Fakat kanıtlanmamış olan bu durum, yayılarak bugün bizlere kadar ulaşmıştır.
Kaktüsler Nasıl Radyasyonu Engelleyebilir?
Kaktüsler, doğanın benzersiz ve dayanıklı eserlerinden biridir. Genellikle sıcak, kurak çöllerde bulunan bu bitkilerin en dikkat çekici özelliği, su depolama yetenekleridir. Dikenlerle kaplı gövdeleri, su kaybını en aza indirir ve böylece uzun süre susuzluğa dayanabilirler. Su da radyasyon emen iyi bir kimyasal olduğu için bu mit ortaya atılmış olabilir. Diyelim ki, kaktüsler bir odadaki tüm radyasyonu çekiyor. Bu senaryoda, emilen radyasyon bitkiye günün sonunda fazla gelecek ve boşaltmaya başlayacaktır. Sonuç olarak da hem kendisine hem de çevresine zarar verdiği bir durumla karşı karşıya kalacaktık.
Son zamanlarda özellikle “radyasyon emen kaktüs” ticari bir üründür. Tok bir görüntüsü olduğu için genellikle Perili Şato Kaktüs (Acanthocereus tetragonus ‘Fairy Castle’) kullanılır. Bu durum kanıtlanmış olsaydı, kaktüsler bu kadar kolay ulaşılabilir olmaz, değerli bir tür haline gelirdi. Ayrıca, radyasyon alanlarında mutlaka karşımıza çıkan bir obje olurdu ve kesinlikle yaşadığımız dünyayı bambaşka bir boyuta taşırdı. Eğer radyasyon açısından endişeleriniz varsa, bu konuda bireysel önlemler almanız daha sağlıklı olacaktır.
Her ne kadar kaktüsler radyasyonu engellemese de evinizde veya çalışma ortamınızda bakarak ortamın havasını değiştirebileceğini sizi temin edebiliriz. Kaktüslerin bakımı kolaydır. Sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda çevresel dayanıklılıkları ve benzersiz yaşam stratejileriyle de doğal dünyanın önemli bir parçasını temsil ederler. Kaktüs bakımı konusunda merak ettikleriniz varsa sitemizi gezerek, tüm kaktüs ve sukulent türlerinin bilgilerine ulaşabilirsiniz.
Yorumlar